21 Haziran 2015 Pazar

Domates Çorbası

Belki 4-5 yıl önce bir defa yapmış sonrasında hiç denememiştim. Dün iftar zamanı aklıma geldi bir çılgınlık yapayım da iftara alışkın olmadığım bir çorba yapayım dedim. Lezzetli oldu. Denemek isterseniz buyrun tarifimiz.

Malzemeler :
1 yemek kaşığı un
1 yemek kaşığı tereyağı veya margarin
1 su bardağı süt
4 su bardağı su
4-5 adet domates
İsteğe bağlı kaşar peyniri

Yapılışı :
Unu yağ ile kavurun. Unun kokusu çıktığında soyarak rendelediğiniz veya robotta çektiğiniz domatesleri üzerine ekleyin. Bu durumda 4 dakika kadar pişirin. İçerisine 2 kaşık kadar salça da koyarsanız daha koyu renkli oluyor. İsteğinize göre pul biber de eklemeyi unutmayın. Üzerine süt ve suyu da ekleyerek kaynatın. Kaynadıktan sonra 10 dakika kadar daha pişirin. Sıcak haldeyken içerisine kaşar ekleyerek servis edin. Afiyet olsun...

20 Haziran 2015 Cumartesi

Kalemlik Yaptım

Ben bu ipi çok seviyorum.  Ne zamandır kitaplıkta duran kahverengi kalemlik gözüme batıyordu. Ben de evde duran 1000 tane boş kavanozdan birini aldım bu iple bağladım. Bence sevimli oldu yeni kalemliğim. Kitaplıkta da yerini aldı.
İlerleyen zamanda uzun kavanozlardan birini boyle yapıp vazo haline getireceğim. Bugün de bu zor projeyle bitti ;))
Keyifli haftasonlarınız olsun...

14 Haziran 2015 Pazar

Saksılar Moda Oldu

Daha önce Güldenimin yaptığı saksıları sizinle paylaşmıştım. Geçen gün gittiğim ve bizim buralarda beğenilen bir restaurantta gördüm bu saksıyı. Sizce de aynı değil mi?

Kapadokya

Bir süredir düğün dernek gezmekten pek sesim soluğum çıkmadı farkındayım. (Dün Trabzona'a gitmiştik çok yakın bir arkadaşımın düğünü için) Geçen ay da Eskişehir ziyaretimiz vardı yine düğün için. Ben de bu fırsatı değerlendirip oradan da Kapadokya'da ufak bir tatil ayarlamıştım. Ama siz benim gibi ufak ayarlamayın. Eğer hakkıyla gezmek istiyorsanız en az 5 gün gerekli. Oralar  çok romantik çok sessiz. Peri bacaları, nazar boncuklu ağaçlar... Gün batımını izlemeden dönmeyin.

Oraya gidince en çok hayıflandığımız şey kendi ülkemizi tanımayışımız, tam anlamıyla bilmeyişimiz oldu. İnsanlar o kadar ileri yaşlarda ta Japonya'dan gelmişler biz birkaç saatlik yolu gidemiyoruz. Bizim milletimiz magnet alıyor onlar alanı anlatan kitapçıkları. Yani özetle onlarınki tam kültür turizmi. Kiliselerin içi de aşıkların isimleriyle hangi tarihte oraya geldikleriyle dolu. Ne ilginçtir ki hepsi bizim milletimizin isimleri. Tarihe saygımız yok anlayacağınız.

Gidince Ürgüp'te kalmanızı öneririm. Her yere yakın. Ihlara Vadisi neredeyse 1 gün alıyor. Bizim gibi Nevşehir tarafından geliyorsanız vadinin yol ayrımını göreceksiniz. Ürgüp'e gidip geri dönmenize gerek yok. Vadideki parkur 14km. ve gerçekten yorucu. 400 merdivenle vadiye iniyorsunuz. Aşağıda su içebileceğiniz bir yer yok tedarikli gidin derim. Gitmeden önce de Müzekart temin edin. Gerçi giriş gişelerinden de 5 dakika bekleyerek alabilirsiniz.  Siviller için 50 TL ama öğretmen veya öğrenci iseniz 20 TL'ye temin edebilirsiniz ve 1 yıl süreyle geçerli.

Avanosta da çömlek yapımı seyredin hatta mümkünse yapın da. Bakın benim yaptığım ne güzel oldu (küstahlıkta son nokta) Arabada takla atmasa daha da güzeldi. Solda olup daha ince ağızlı ve güzel olan tabi ki Mustafa ustanın eseri. Sağolsun bize çok güzel anlattı çok keyifle dinledik. (Dükkanın adı Chez Mehmet. Sordum adınız Mehmet mi diye. Vefat eden ağabeyinin adı olduğunu söyledi.  Onun adını yaşatmak için her şeyi onun adıyla yapıyorlarmış. Bence güzel bir vefa örneği. Nur içinde yatsın...) 
Güveç alısanız da içi sırsız olanları tercih edin. Onlar daha sağlıklıymış. 


Güneşin batımını da seyretmeden geri dönmeyin derim.

Bunlar benim naçizane tavsiyelerimdir. Keyifli günler diliyorum...